Zekai Şenol hoca, eğitim sorunlarına dikkat çekerek çözüm önerdi

Zekai Şenol hoca, eğitim sorunlarına dikkat çekerek çözüm önerdi

2-3 Kasım 2017 tarihlerinde Sarıyer Yaşar Kemal Kültür merkezinde yapılan Şebinkarahisar sempozyumunda Sivas Cumhuriyet Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Zekai Şenol, "Şebinkarahisar'da Yükseköğrenim: Sorunlar ve Öneriler" adlı sunumu ile durum tespiti yaparak çözüm önerilerini sundu.

Giresun Üniversitesi Şebinkarahisar Meslek Yüksek okulunda uzun yıllar öğretim görevlisi olarak hizmet eden Zekai Şenol hoca, rakamlarla mevcut durumu analiz ederek yaptığı sunumda istatistik bilgiler vererek gelecek ile ilgili çözüm önerilerini sundu

ŞEBİNKARAHİSAR’DA YÜKSEKÖĞRENİM: SORUNLAR VE ÖNERİLER

1.  TÜRKİYE’DE YÜKSEKÖĞRENİM

Üniversiteler temel olarak iki temel işlevi yerine getirmektedirler. Bunlar (1) bilgi üretimi ve (2) eğitim-öğretim faaliyetidir.  Üniversiteleri liselerden, orta öğretim kurumlarından ayıran en temel özellikleri bilgi üretimi yapmalarıdır. Bilgi üretimi amacıyla ortaya konulanlar ya da konulmaya çalışılanlar akademik dergiler, kongreler, sempozyumlar  yoluyla paylaşılmakta, paylaşılanlar diğer akademisyenler tarafından değerlendirilmekte, eleştirilmektedir. Üniversitelerin diğer işlevi ise öğretim faaliyetidir. Bu çerçevede önlisans, lisans ve lisansüstü düzeyde öğretim faaliyeti yürütülmekte, üniversite öğrencilerinin belirli bir alanda teorik ve uygulama niteliğinde öğrenim görmesi sağlanmaktadır.

Tablo 1’de Türkiye’de üniversitelerin tarihsel gelişimi görülmektedir. Darülfünün, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne kalan tek üniversitedir. 1845 yılında kurulmasına rağmen 1863 yılında faaliyetine başlayabilmiştir. Cumhuriyetin ilk dönemi birçok alanda görülen hızlı gelişim ve değişim sürecini göstermektedir. Eğitim, çağdaş Türkiye’nin en önemli kazanımlarından ve hızlı gelişiminin sebeplerinden birisidir. Daha savaş sırasında, savaşın kazanılacağı dahi şüpheliyken, büyük önder Atatürk, öğretmenlerle toplantılar yaparak aydınlık meşalesini yakmıştır. Ancak, Osmanlı’dan bakiye Darilfünün, genç cumhuriyetin eğitim alanındaki gelişimine ayak uyduramamıştır. Bu nedenle 1933 yılında Darilfünün kapatılarak yerine İstanbul Üniversitesi kurulmuştur.

1944 yılında, Yüksek Mühendis Mektebi  esas alınarak İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ), Hukuk Mektebi, Ziraat Enstitüsü gibi eğitim-öğretim kurumlarının birleşmesiyle 1946 yılında Ankara Üniversitesi kurulmuştur. 1955-1957 döneminde üniversitelerin Anadolu’ya açıldığı görülmektedir. Bu çerçevede Ege, Karadeniz Teknik (KTÜ - Trabzon), Atatürk (Erzurum) ve Ortadoğu Teknik (ODTÜ - Ankara) üniversiteleri kurulmuştur. 1973-1980 döneminde 10 ile üniversite kurulmuştur. Aslında o dönemde, üniversite kurulmasıyla ilgili planda 6 üniversite düşünülmüş, ancak politik eğilimler neticesinde 10 üniversitenin kurulması gerçekleştirilmiştir. 1981 yılında YÖK’ün kurulmasıyla birlikte üniversite sayıları artırılmıştır. 1981 yılında kurulan üniversitelerden birisi de Van’a kurulan 100. Yıl Üniversitesi’dir. Aslında Van çevresine üniversite kurulması düşüncesi 1930’lara kadar uzanmaktadır. Büyük Atatürk, 1 Kasım 1937’de Meclis açılışında yaptığı bir konuşmada, üniversite eğitimi konusunda Türkiye’yi  “garp”, “merkez” ve “şark” olarak 3 bölgeye ayırmakta, batıda İstanbul Üniversitesi olduğundan merkezde Ankara’da, doğuda ise Van Gölü sahillerinin güzel bir yerinde üniversite kurarak Cumhuriyet’e modern üniversiteler kazandırmak, şehirleri ve ülkeyi kültür açısından geliştirmek gerektiğini ifade etmiştir (Kavili Arap, 2010: 12). Ancak Atatürk’ün ifade ettiği Van Gölü kenarına üniversite kurulması düşücesi, politik eğilimler neticesinde 1950’lerde Erzurum’a alınmıştır.

1981 yılında YÖK’ün kurulmasından sonra üniversitelerde eğitim-öğretim faaliyeti bilimsel araştırma faaliyetinin önüne geçtiği görülmektedir. 1992 yılında Türkiye’de 21 adet üniversite kurulmuştur. 2006 yılında ise içinde Giresun Üniversitesi’nin de bulunduğu 15 üniversitenin kurulması gerçekleştirilmiştir. O günün koşullarında bu 15 üniversiteden sadece 4’ünün üniversite olma niteliklerine sahip olduğu belirtilse  de, siyasi otorite 15 üniversitenin kurulmasını gerçekleştirmiştir. Şebinkarahisar Meslek Yüksekokulu da, yeni kurulan Giresun Üniversitesi’ne bağlanmıştır.

2008 yılında gelindiğinde ise Gümüşhane, Bayburt, Artvin gibi 17 ile üniversite kurulması sağlanarak Türkiye’de üniversitesiz il kalmamıştır. 2015 yılında ise Alanya, Bandırma, Gebze ve İskenderun’a üniversite kurulmasıyla artık ilçelere üniversite kurulması sürecine geçilmiştir. Ekim 2017 itibariyle Türkiye’de 183 üniversite bulunmaktadır. Bu sayı 196’ya kadar çıkmıştı ancak 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra birçok vakıf üniversitesinin kapatılmasıyla üniversite sayısı azalmıştır.

Küreselleşmenin etkisiyle dünyada “Girişimci Üniversite” modeli ağırlık kazanmakta, buna bağlı olarak kitle eğitimlerinin artırılması hedeflendiğinden üniversite sayıları hızla artmıştır. Türkiye’de tarihsel sürece baktığımızda üniversitelerin kurulmasında iki temel neden ön plana çıkmaktadır (Kavili Arap, 2010: 10):

Ekonomik Nedenler: Üniversitelere bilim ve kültür üreten kuruluşlar olmasının yanında, bölgesel gelişmişlik farklarının azaltılması, kalkınmanın sağlanması, istihdamın artırılması gibi işlevlerde yüklenmektedir.

Politik Nedenler: Bu nedenleri kendi içinde ikiye ayırmak mümkündür. İlki, politik unsurların üniversitelerin kurulması ve kuruluş yerinin belirlenmesindeki rolleridir. Ankara dışında Anadolu’ya ilk üniversite düşüncesi Van Gölü kenarınayken, bu düşüce politik unsurların kararıyla Erzurum’a gerçekleştirilmiştir. 1973-1980 döneminde 6 üniversitenin kurulması planlanırken, siyasi otorite 10 üniversitenin kurulması yönünde karar vermiştir. 2006 yılında sadece 4 üniversitenin üniversite olabilme niteliklerine sahip olduğu ifade edilirken, siyasi otorite 15 üniversite kurulması yönünde karar vermiştir. Bu örneklerden de görüldüğü üzere, politik unsurlar üniversitelerin kurulmasında temel belirleyiciler olarak görülmektedir. Şebinkarahisar olarak ileride Şebinkarahisar Üniversitesi’nin kurulması bekleniyorsa, bu noktada Türkiye örneklerinde olduğu gibi, politika yapıcıların bu konuda daha fazla sorumluluk almaları beklenmektedir. İkincisi ise, politik unsurların üniversitelerin işleyiş ve çalışma sistemine müdahale yapmak istemeleriyle ilgili nedenlerdir.

2. TÜRKİYE’DE YÜKSEKÖĞRENİMİN SON 20 YILI

Tablo 2’de 1998-2017 döneminde Meslek Yüksekokulu, Yüksekokul ve Fakültelerin sayıları, Şekil 1’de ise bu sayılara ilişkin grafikler görülmektedir. 1998-2017 döneminde genel olarak akademik birim sayılarında bir artış görülmektedir. Ancak bu artış oranı 2007-2008 döneminden sonra yaklaşık olarak iki katına çıkmaktadır.

Tablo 3’de ve Şekil 2’de ise 1998-2017 dönemine ilişkin öğrenci sayılarındaki gelişim görülmektedir. MYO’larda okuyan öğrenci sayıları bu dönemde yaklaşık 5 kat artarak 200.000’lerden 1.100.000’lere çıkmıştır.

1998-2017 döneminde üniversitelerde okuyan öğrenci sayıları ise 4 kattan daha fazla oranda artarak 1.382.000’lerden 7.200.000 civarına ulaşmıştır. Buna karşılık, Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM)’ye başvurarak üniversite kapılarını zorlayan öğrenci sayıları sadece %67 artarak 1.355.000’lerden 2.265.000’lere ulaşmıştır.  Buradan net bir şekilde görüldüğü üzere, son yirmi yılda yükseköğrenimin arz tarafı 4-5 kat artarken (%500-600) yükseköğrenimin talep tarafı sadece %67 oranında artabilmiştir. Bu sonuçlar neticesinde Türkiye 2008 yılında boş kontenjan gerçeğiyle karşılaşmıştır. 2017 yılında 910.671 kişi olan üniversite kontenjanlarının 214.430’u boş kalmıştır. Yani Türkiye’de 2017 yılında, yaklaşık 7-8 üniversitenin öğrenci sayısı kadar boş kontenjan ortaya çıkmıştır. Ayrıca 2017 yılında, 2002 yılında başlayan sınavsız geçiş uygulamasının kaldırılmasıyla MYO’larda doluluk oranı sadece %63 olmuştur.

3. GİRESUN ÜNİVERSİTESİ – ŞEBİNKARAHİSAR YERLEŞKESİ KARŞILAŞTIRMASI

Giresun Üniversitesi, Giresun, Alucra, Tirebolu ve Şebinkarahisar’daki yükseköğrenim birimlerinin birleştirilmesiyle 2006 yılında kurulmuştur.

Tablo 4’de Giresun Üniversitesi kurulduktan sonra yıllar itibariyle öğrenci sayıları görülmektedir. 2006 yılında Giresun Üniversitesi kurulduğunda, Giresun Üniversitesinin toplam öğrenci sayısı 6.604’ken Ekim 2017 itibariyle bu sayı 31.425’e yükselmiştir. Aynı dönemde Şebinkarahisar Yerleşkesinde okuyan öğrenci sayısı 2006 yılında yaklaşık 2.200 civarındayken bugün bu sayı 3.276’dır. Giresun Üniversitei toplam öğrenci sayısı 2006’dan günümüze %375 oranında artarken Şebinkarahisar Yerleşkesinde artış oranı sadece %49’dur.

2006 yılında, Şebinkarahisar MYO, Giresun Üniversitesi toplam öğrenci sayısının yaklaşık %31’ini oluşturuken, 2017 yılına gelindiğinde ise Şebinkarahisar’da kayıtlı öğrenci sayıları Giresun Üniversitesi toplam öğrenci sayısının yaklaşık %10’unu oluşturmaktadır. Geçen süreçte Giresun Üniversitesi öğrenci sayısının yaklaşık 5 kat artmasına karşın Şebinkarahisar’daki öğrenci sayısını 0,5 kat (yarım) artığından, geçmişte Giresun Üniversitesi öğrencilerinin üçtebiri (1/3) Şebinkarahisar’dayken, bugün Giresun Üniversitesinin sadece ondabiri (1/10) Şebinkarahisar’da öğrenim görmektedir. Bu sonuca göre geçen yıllar Şebinkarahisar’ın aleyhine işlemiş, göreceli (nisbi) olarak Şebinkarahisar’daki öğrenci sayısı azalmıştır.

1998 yılında 2 programa 36 öğrenci alarak öğretime başlanan ve bugün bu iki programın bulunduğu Teknik Bilimler MYO’ya 2017 yılında sadece 16 öğrenci kaydedilebilmiştir. Teknik Bilimler MYO’da bugün çalışan öğretim elemanı sayısı, kaydolan öğrenci sayısından daha fazladır.

Ekim 2017 itibariyle kayıtlı bulunan öğrenci sayısı 3.276 kişidir. Bu sayının önemli bir kısmı eğitim öğretim döneminin kısa bir kısmında Şebinkarahisar’da bulunmaktadır. Şebinkarahisar’daki akademik birimlerin öğretim sürelerini esas alarak, yeni kayıtlardan Şebinkarahisar’da eğitim-öğretim döneminin tamamında bulunan öğrenci sayısına ulaşabiliriz. Buna göre eğitim ve öğretim boyunca fiili olarak MYO’lar ve UBYO’da bulunan öğrenci sayısı yaklaşık olarak 1.850 kişidir. Yani kayıtlı olan öğrencilerin yaklaşık 1.400’ü sınav dönemlerinde okullarda bulunmaktadır. Okullara devam zorunluluğu olmayan bu öğrenciler toplam öğrenci sayısının yaklaşık %44’üne karşılık gelmektedir. Bu oran Türkiye ortalamasına göre biraz yüksek görünmektedir. Sebebi ise, yeni kayıt olan öğrenci sayısının azalmasından dolayı, eskiden daha yüksek yerleşme ve kayıt sayısıyla kaydolan öğrencilerin normal öğretim süresinde okullarından mezun olamamaları yani dönem kaybetmelerindendir. Yeni kaydolanların sayısı gittikçe azaldıkça, daha önce, daha yüksek sayıda kaydolanlardan ortaya çıkan dönem kaybedenlerin oranı gittikçe artmaktadır.

4. ÖĞRETİM ÜYESİ İHTİYACININ KARŞILANMASI

Üniversitelerde öğretim elemanları; öğretim üyeleri, öğretim görevlileri, okutmanlar ve öğretim yardımcılarından oluşmaktadır. Öğretim üyeleri ise yardımcı doçentler, doçentler ve profesörlerden meydana gelmektedirler. İlk kademe akademik unvan şeklinde nitelendirilen yardımcı doçentliğe atanabilmenin koşulu alanında “doktora”  mezunu olabilmektir.

Şebinkarahisar’da 2010’lardan beri öğretim üyesi bulunmasıyla ilgili problemler bulunmaktadır. Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu (UBYO)’ndaki açık olan bölümlere öğrenci alınması, yeni yüksekokul kurulması, fakülte kurulması gibi konularda sürekli olarak öğretim üyesi bulunamadığından şikayet edilmiştir. Ülkemizde 2006 yılından sonra sürekli olarak üniversitelerin kurulması, yeni fakülte, bölüm, program açılması, kontenjanların sürekli olarak artırılması sonucunda öğretim üyesi ihtiyacı görülmüştür.

Tablo 5’de, Türkiye’de 2011-2016 dönemine ilişkin öğretim üyeleri ve doktora mezun sayıları görülmektedir. Buna göre bu 6 yılda yardımcı doçent atamaları 15.764 şeklinde gerçekleşirken, aynı dönemde doktora derecesi alanların sayısı ise 29.470’dir. Buna göre, yardımcı doçent ataması yapılan sayının yaklaşık 2 katı oranında doktora mezunu bulunmaktadır. Buna göre Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu (UBYO)’da yeni bölümlere öğrenci alınmasına ilişkin istenilen “doktora” mezunlarını bulmak artık daha kolaylaşmıştır. Yaptığımız tespitlerde İŞKUR (Türkiye İş Kurumu)’da iş arayan doktora mezunu kişilerin bulunduğu belirlenmiştir. Bazı özel alanlar dışında ülkemizde öğretim üyesinin ilk kademesi olan yardımcı doçentliğe atanmada talep edilenden daha fazla doktora mezunu arzı olduğu bu sonuçlardan anlaşılmaktadır. Bu durumu, Türkiye’de atanmayı bekleyen doktora mezunlarından görmekte mümkündür. Hatta günümüzde doçent ünvanına sahip olmasına rağmen atanmayı bekleyen öğretim üyesi adayları bulunmaktadır.

Gelinen noktada, yapılan tespitlerde, öğretim üyesi bulamamaktan ziyade, kadro bulamama sorunlarından bahsedilmektedir. UBYO’da asgari üç öğretim üyesi ataması yapılması halinde öğrenci alımı yapılacak 6 bölüm söz konusudur. Kadro sorunlarının çözülmesi halinde Tablo 5, UBYO’ya yeni bölümlere öğrenci alınabileceğini ortaya koymaktadır.

5. DEĞERLENDİRME VE ÖNERİLER

1998-2017 döneminde, üniversite, fakülte, yüksekokul, MYO, bölüm ve program sayıları %300 ile %500 oranında artış göstermiştir. Aynı dönemde üniversitelerde okuyan öğrenci sayıları da 1.382.149’dan 7.198.987’e çıkmıştır. Buna karşın aynı dönemde üniversiteye müracat eden öğrenci sayıları 1.355.707’den 2.265.844’e çıkabilmiştir. Geçen 20 yılda yükseköğrenim arzı inanılmaz düzeyde (%300-500) artarken, yükseköğrenim talebindeki artış sadece %67 oranındadır. Bu gelişmeler neticesinde Türkiye ilk defa 2008 yılında boş kontenjan gerçeğiyle tanışmıştır. 2017 yılında boş kalan kontenjanlar, yaklaşık 8 üniversitenin öğrenci sayıları toplamına eşittir. Yani 2017’de 8 üniversiteyi dolduracak kadar kontenjan açığı söz konusudur.

Bu gelişmelere paralel olarak 2017 yılında MYO’ların en temel öğrenci kaynağı olan sınavsız geçiş uygulaması kaldırılmıştır. Hem akademik birim sayılarını artırılması, hem de 2017 yılında sınavsız geçiş uygulamasının kaldırılması sonucunda MYO’larda doluluk oranı %63’lerde kalmıştır.  Türkiye’de ortaya çıkan genel tablodan Şebinkarahisar’daki öğrenci sayıları muazzam şekilde etkilenmiştir. 2011 yılında 1.119 yeni öğrenci kayıdı yapılan Şebinkarahisar Yerleşkesinde, 2017 yılında toplam 448 öğrenci kaydı yapılabilmiştir.

Yukarıda ifade edilenler Şebinkarahisar’da öğrenci sayılarını hızla azaldığını işaret etmektedir. Yani Şebinkarahisar Yerleşkesinde 2016 ve sonrasında bir gerilemenin olduğu anlaşılmaktadır. 1998-2003 döneminde “hızlı büyüme”, 2007-2009 döneminde “büyüme” ve 2012-2015 döneminde “duraklama” gösteren Şebinkarahisar Yerleşkesinde öğrenci sayıları 2016 yılından sonra “gerileme” evresine geçmiştir.

Şebinkarahisar Yerleşkesinde bulunan MYO’lar, bölüm ve program sayısı bakımından 2010’lu yıllara kadar Türkiye ölçeğinde önemli büyüklüğe ulaşmıştır. Bu büyüklüğün üzerine koyarak öğrenci sayısını artırmasının imkan ve koşulları azalmıştır. Şebinkarahisar, 2010’lara kadar MYO’lar vasıtasıyla öğrenci sayılarında sürekli bir artış trendi yakalamıştır. 2010’lardan sonra aynı trendi ve gelişmeyi UBYO’dan göstermesi beklenmiş, ancak UBYO bu beklentileri karşılayamamıştır.

UBYO’da halen aktif durumda bulunan Moda Tasarımı ve Gıda teknolojisi bölümlerinde toplam 895 öğrenci bulunmaktadır. UBYO’da açık olmasına karşın öğrenci alınamayan 6 bölüm daha bulunmaktadır. Bölümlere öğrenci alabilmek için her bölümde en az 3 öğretim üyesine ihtiyaç duyulmaktadır. Tablo 5, günümüzde öğretim üyesi ihtiyacının karşılanabileceğini işaret etmektedir. Kadro tahsislerinin yapılması halinde buradaki bölümlere öğrenci alınması söz konusudur. Geçmişte öğretim üyesi bulamama sorunu bulunurken, günümüzde kadro bulamama sorunu yaşanmaktadır.

Uygulamalı Bilimler Yüksekokulları, fen, sosyal ve sağlık gibi temel bilim alanlarında bölümlerin açılmasına imkan sağlamaktadır. Bu çerçevede UBYO’dan ilerleyen süreçte 3 fakültenin kurulması söz konusu olabilir. Bunlar;

•        Fen Bilimleri : Mühendislik- Teknoloji Fakülteleri

•        Sosyal Bilimler : İktisat, İşletme, İletişim, Beşeri Bilimler Fakülteleri

•        Sağlık Bilimleri : Sağlık Yüksekokulu/Fakültesi

Şeklindedir. Bu nedenle UBYO’da ilerleyen süreçte “sosyal” ve “sağlık” alanında bölümlere öğrenci alınması sağlanarak, bu yapıdan yukarıdaki belirtilen fakülte ya da fakültelerin kurulması mümkün hale gelebilir.

Geçmişte Şebinkarahisar’a fakülte kurulmasıyla ilgili “İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi”, “Yer Bilimleri Fakültesi” ve “Sağlık Yüksekokulu” kurulması yönünde Giresun Üniversitesi senatosundan kararlar alınmış, YÖK’e gönderilmiş ancak olumlu sonuç elde edilememişti. Özellikle Suşehri, Akdağmadeni ve Erbaa örneklerinde olduğu gibi sağlık yüksekokulunun kurulması söz konusu olabilirdi.

Geçtiğimiz aylarda Giresun Üniversitesi Senatosu, Şebinkarahisar Veteriner Fakültesi kurulması yönünde karar vermiştir. Şebinkarahisar, öğretim binaları, yurtlar, sosyal ve spor alanları ve 20 yıllık yükseköğrenim tecrübesiyle fakülte altyapısına sahiptir. Veteriner Fakültesinin kurulması memnuniyetle karşılanacaktır. Ancak fakülte kurulsa bile büyük beklentiler içine girmemek gerekmektedir. Çünkü, Veteriner Fakültesi;

•        5 bölüme bağlı 22 bilim dalı,

•        Hayvan hastanesi, uygulama çiftliği, laboratuarlar (en az 50.000.000 ₺ altyapı maliyeti)

•        Öğrenci alabilmek için yaklaşık 7-8 öğretim üyesi

Altyapı gereksinimleri istemektedir. Daha önce Çorum, Kastamonu, Sorgun (Yozgat), Milas (Muğla) gibi yerlerde Veteriner Fakülteleri kurulmasına karşın, uzun zamandır fiilen öğretim hayatına başlanılamamıştır. Ancak Veteriner Fakültesiyle ilgili süreç Teknik Bilimler MYO’ya “Laborant ve Veteriner Sağlık” programı açılarak desteklenebilir.

Önümüzdeki 5, 10 ve 20 yıllık döneme ilişkin Şebinkarahisar’da yükseköğrenimin projeksiyonu yapılmalıdır. Bu konuda akademik birim yöneticileri (okul müdürleri), rektörlük, kaymakamlık, belediye, siyasetçiler, sivil toplum kuruluşları, meslek örgütleri, akademisyenler bu projeksiyonun oluşturulması, belirlenen hedeflerin takip edilmesi ve gerçekleştirilmesi konusunda biraya gelmeli, gayret göstermelidir. Projeksiyon ortaya konulmaz, ileriye yönelik çalışmalar yapılmazsa, Şebinkarahisar’da yükseköğrenimin geriye gitmesi kaçınılmazdır.

2010’lardan günümüze proaktif politikalar uygulanmadığı için öğrenci sayıları azalmıştır. Geçen süreç etkin şekilde değerlendirilebilseydi, bugün Şebinkarahisar’da bulunan öğrenci sayısı 4.500 civarında olacaktı.  Geçmişte Şebinkarahisar Yükseköğrenimde herkese örnek pozisyondayken bugün, Şebinkarahisar etrafındaki gelişmeleri seyreder hale gelmiştir.

Gün silkinip ayağa kalkma zamanıdır, gün birlik olup Şebinkarahisar’ı ayağa kaldırma zamandır. Geçmişteki büyük başarılar, büyük birliktelikler, özverili çalışmalar neticesinde gelmiştir. Şebinkarahisar için en büyük ve en güzel örnek geçmişidir. Bu noktada geçmişte yapılanlar, mücadeleler, mezun öğrenciler, emeği geçenler biraraya getirilerek 20. Yıl belgeseli hazırlanması, geçmişten güç alarak geleceğe bakılmasında ilham kaynağı olacaktır.

Günümüzde illere üniversite kurulma sürecinden, ilçelere üniversite kurulma sürecine geçilmiştir. İlerleyen süreçte Şebinkarahisar Üniversitesinin kurulması bugünden atılacak doğru ve kararlı adımlara bağlıdır.

Kaynakça

Erdem, A. R. (2006). Dünyadaki Yükseköğrenimin Değişimi. Selçuk Üniversitesi SBE Dergisi. Sayı 15.

Kavili Arap, (2010). Türkiye Yeni Üniversitelerine Kavuşurken: Türkiye'de Yeni Üniversiteler ve Kuruluş Grekçeleri. SBF Dergisi.

Torun, İ. ve Öztürk, S. (2013). Yükseköğretimin Etkinleştirilmesi ve Taşra Üniversitelerinin Önemi. Atatürk Üniversitesi İİBF dergisi, 27(1).

www.yok.gov.tr

www.tuik.gov.tr

www.giresun.edu.tr



Etiketler : Zekai Şenol hoca , eğitim sorunlarına dikkat çekerek çözüm önerdi

Kmk Bilişim
©2017 Sadi Toygar/Haber merkezi Tüm Hakları Saklıdır.
KMK Altyapısıyla oluşturulmuştur.